UFUKTA YARATILAN RİSK: SADAT



UFUKTA YARATILAN RİSK: SADAT

Aytuğ Atıcı

28.05.2022

Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. (SADAT) bir anonim şirket olsa da kamuoyunda yarattığı ilgi ve algı hayli ilginç.

SADAT’la ilgili olarak Suriyeli, Afgan ve diğer yabancı eylemcileri yurt içinde ve yurt dışında eğitmek, silahlandırmaktan tutun, gayrı nizami savaş eğitimi (gerilla hareketi, sokak savaşı, sabotaj, suikast vb.) vermesine kadar pek çok iddia var.

SADAT'ın ideolojik yapılanmasını oluşturan Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırma Merkezi Derneği (ASSAM) ise neredeyse tamamen kapalı kutu. Hem SADAT’ın hem de ASSAM’ın başkanı aynı kişi: Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi.

Adnan Tanrıverdi “Mehdi gelecek, ortamı hazırlamamız gerekiyor” diyor. Bir İslam Birliği Anayasası hazırladıklarını, bu anayasaya göre adı ASRİKA (Asya-Afrika) İslam Devletler Birliği olan bir devlet kurulmasını, bu devletin başkentinin İstanbul, resmi dilinin ise Arapça olmasını önerdiklerini, hatta “kırmızı-yeşil zemin üzerine beyaz ay ve milli devlet sayısı kadar yıldızlı bayrak” bile tasarlandığını söylüyor.

Buraya kadar yazdıklarımı kimiler saçmalık olarak değerlendirebilir, kimileri ifade özgürlüğü kapsamına sokabilir, kimileri de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkarak yerine başka bir devlet kurma amacını sezebilir.

Beni asıl ilgilendiren bu sözleri sarf eden kişiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politika Kurul Üyesi olarak devletin en üst kademelerinde yıllarca görev yaptırılmasıdır.

Bundan daha elim ve daha vahim olmak üzere, ASSAM’ın ağ sayfasında yukarıdaki sözlerin sarf edildiği kongreyi Dumlupınar ve Üsküdar Üniversiteleri, Türk Hava Yolları, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TAI), HAVELSAN, ROKETSAN, ASELSAN, Makine Kimya Endüstrisi A.Ş, Bursa Büyükşehir, Bahçelievler, Beyoğlu, Esenler, Sancaktepe ve Sultangazi Belediyeleri gibi devlet kurumları, devlet ile bağı olan ve kamuya mal olmuş kuruluşların desteklediği yazmaktadır. Bu durumda laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, devleti yönetenlerin gözü önünde ve hatta desteği ile karanlığa sürüklenmektedir.

SADAT kurulduğu 2012 yılından itibaren hep kuşku uyandırmış ve defalarca TBMM gündemine getirilmiştir. SADAT’ın şüphe ve endişe uyandıran faaliyetleri hakkında milletvekilleri tarafından verilen soru önergelerinin ilgili bakanlar tarafından geçiştirilmiş, ya da önergelere cevap dahi verilmemiş olması kuşkuları daha da artırmıştır.

Son günlerde SADAT’ın seçim güvenliğini tehlikeye düşüreceği iddialarının yayılmasıyla, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, SADAT’ı ziyaret ederek bilgi almak istemiş fakat karşısına muhatap çıkmamıştı. Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamada SADAT’ı paramiliter bir kuruluş olarak tanımlamış ve seçim güvenliğinin tehlikeye düşeceği bir durumdan SADAT ve cumhurbaşkanlığını sorumlu tutmuştu.

Kamuoyunun kafasını karıştıran tüm bu iddiaların Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından araştırılmak üzere bir komisyon kurulması için CHP Grup Başkanvekillerinin verdiği önerge AKP ve MHP milletvekilleri tarafından reddedilmişti.

Yaşanan tüm bu olaylar normal değildir ve hafife alınmamalıdır.

Bununla birlikte SADAT vb. yapılara destek olanlar da Türk Milletini hafife almamalıdır. Seçim güvenliğini tehlikeye düşürerek bir oldubitti yaratmak isteyenler karşılarında başta CHP’liler olmak üzere milyonlarca vatan evladını bulacaklardır.

Seçimler istedikleri gibi sonuçlanmazsa bir kargaşa olacağı algısı yaratmaya çalışanlar tarihten ders alamamış zavallılardır. Seçim güvenliğini tehlikeye atmaya HİÇ KİMSENİN gücü yetmeyecektir.

Erken ya da zamanında yapılacak olan seçimde milletimiz sözünü sandıkta ÖZGÜRCE söyleyecektir.

Milletin iradesine herkes saygı duyacak ve HADDİNİ BİLECEKTİR!

Türkiye normalleşince bunların hesabı sorulacak mıdır?

HİÇ KİMSENİN ZERRE KADAR KUŞKUSU OLMASIN!

 



INSTAGRAM'DA TAKİP EDİN @aytug_atici