KİM KİME SIĞINIYOR?



KİM KİME SIĞINIYOR?

Aytuğ Atıcı

12.06.2022

 

Türkiye, Birleşmiş Milletler’in (BM) resmi rakamlarına göre 3.7 milyon kişi ile dünyada en fazla sığınmacı barındıran ülkedir. Bu sayının gerçeği yansıtmadığı ve Türkiye’de yaklaşık olarak 5.5 milyon sığınmacı veya mülteci olduğu tahmin ediliyor. 10 yıl gibi kısa bir sürede nüfusumuzun %10’una yakın sayıda sığınmacının ülkemize gelmesinin önemli bir sorun olduğu konusunda hemen herkes hemfikir.

Sığınmacı sorununa doğru çözümler bulabilmek için öncelikle bu sorunun nasıl ortaya çıktığını veya çıkarıldığını anlamak gerekiyor. En az bunun kadar önemli olan konu ise sığınmacıların kimlerin işine yaradığının ortaya çıkarılmasıdır.

Evrensel İnsan Hakları Bildirgesine göre herkesin zulüm karşısında başka ülkelere sığınma hakkı vardır. BM’ye göre ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm gören veya göreceği konusunda haklı bir korku taşıyarak ülkesinden ayrılan ve geri dönemeyen ya da dönmek istemeyen kişiler ‘sığınmacı’ olmak üzere talepte bulunabilirler. Bu talepleri kabul edilenler ise ‘mülteci’ olarak tanımlanırlar. Mültecilik hukuki bir statü olup mültecilerin uluslararası anlaşmalarla belirlenen hakları vardır.

Ülkemizde bulunan sığınmacı/mültecilerin durumu hayli karışıktır ve adeta bilerek ve isteyerek çözümsüz bir duruma getirilmiştir. Tahmini sayıları 5 milyonu bulan Suriyeliler ve 500 bini bulan Afganların büyük bir çoğunluğu halen sığınmacı durumundadır. Bunlardan bazıları 10 yılı aşkın bir süredir ülkemizde oldukları halde ne ülkelerine gönderilmiştir ne de bunlara iltica hakkı tanınmıştır.

Şimdi sorularımızı sorup cevap ve çözüm arayalım:

1.Sığınmacı sorunu nasıl ortaya çıkmıştır ve kimlerin işine yaramaktadır?

Savaşların göçe neden olduğu herkes tarafından bilinir ancak göçlerin de savaşa ya da kargaşaya neden olduğu herkes tarafından bilinmeyebilir. Suriye’de ‘Arap Baharı’ safsatasıyla savaş çıkararak karmaşaya neden olanlar bir yandan Suriye’yi parçalamak, diğer yandan da göçe neden olarak Türkiye’yi zayıflatmak istemişlerdir. Suriyeliler için ‘insani’ yardım bahanesi ile Türkiye’nin kapılarını açtırmak çok da zor olmamıştır. Kapılarımızın ne karşılığında ardına kadar açtırıldığı henüz bilinmemektedir ancak ‘insani’ nedenlerle olmadığı kesindir. Zira ‘insani’ nedenlerle olsaydı kapılar yeniden kapatılmazdı.

2.Bu kadar çok sığınmacı gelmesi kimlerin işine yarar?

Türkiye’de gerektiğinde kargaşanın fitilinin ateşlenmesi emperyalistlerin işine kesinlikle yarar bununla birlikte iktidarı bırakmak istemeyen bazı çevrelerin de işine yarayacaktır. Ayrıca ülkemizde bu nedenle kargaşa çıkması hilafet sancağı altında toplanmak isteyenler için de bulunmaz bir fırsat olabilir. Vatandaşlık verilen sığınmacıların AKP’ye oy verecekleri inancı ya da beklentisini de yabana atmamak gerekir.

3.Sığınmacılar nedeniyle Türkiye’de kargaşa çıkarılabilir mi?

Bu soruya ‘hayır’ demek mümkün değil. Zira geçmişte Türk-Kürt, Alevi-Sünni vb. çatışmalar pek çok kez kurgulanmıştır. Ülkemizde kargaşa çıkması durumunda Avrupa kapılarını sadece kalifiye insanlara açacak böylece ülkemizden hem beyin hem de para göçü olacaktır.

Soruları artırmak mümkün ama bu kadarıyla bile çözüm arayışlarımızı başlatabiliriz. Bu konuda atılacak adımların tamamı olası bir kargaşayı önlemeye yönelik olmalıdır.

  1. Başta siyasiler ve yöneticiler olmak üzere ‘nefret söylemi’nden derhal vaz geçilmelidir. Ülkemize bir anda bu kadar sığınmacının getirilmesi hatadır ve bu hata AKP Hükümeti tarafından işlenmiştir. Türkiye’ye davet edildikleri için gelen Suriyelilerin, sınırlarımız iyi korunmadığı veya geçişlerine izin verildiği için gelen Afganların bir suçu yoktur. Tepki gösterilecekse ülkemize gelen insanlara değil, onları ülkemize kontrolsüzce sokan, onları kamplarda tutmak yerine ülkenin her yerine dağılmalarına göz yuman, bir kısmına kimlik vermeyerek denetlemeyen AKP Hükümetine ve yöneticilerine tepki gösterilmelidir. Bu tepki elbette ki en güçlü şekilde seçim sandığına yansıtılmalıdır.
  2. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile birlikte çalışarak sığınmacıların meslek öğrenmeleri sağlanmalıdır.
  3. Suriye yönetimi ve Rusya ile görüşerek geri dönme ihtimali olan kişiler için can ve mal güvenliği sağlanmalı ve isteyenlerin Suriye’ye dönmeleri sağlanmalıdır.
  4. İran yönetimi ile görüşerek Afganların ülkemize girişleri engellenmeli, gelmiş olanlar da zaman kaybetmeden ve uygun koşullarda geldikleri ülkeye geri gönderilmelidir.
  5. İyi eğitimli ve uyum yeteneği yüksek olan sığınmacılar üretime ve ekonomiye kazandırılmalıdır.
  6. Sığınmacılarla Avrupa’yı tehdit etmek ya da onlardan para istemek yerine anlaşmalar yaparak sığınmacıları bir kısmı bu ülkelere gönderilmeli ve yük paylaşılmalıdır.
  7. Sığınmacı sorunu iç politikaya alet edilmeden partiler üstü bir yaklaşımla ele alınmalı ve bir kurul oluşturularak sorunların çözümü için bir program hazırlanmalıdır.

 

Katkıları için Sn. Sedat Aral’a teşekkür ederim.

 

Köşe yazılarımı dinlemek için tıklayınız... "KÖPRÜ"



INSTAGRAM'DA TAKİP EDİN @aytug_atici