Aytuğ Atıcı 22.07.2022
AKP Hükümeti Suriye’nin kuzeyine yeni bir askeri hareket başlatmak istiyor. Bu askeri harekâtın Tel Rıfat ve Menbic bölgelerine yapılması gerektiğini üç gün önce bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan söyledi. Düşünülen bu harekâta başta Rusya ve Suriye olmak üzere İran ve ABD de karşı olduklarını açıkladılar. Hemen şunu belirtelim ki Türkiye’nin milli güvenliği için gerektiğinde askeri güç kullanması, egemen bir devlet olarak elbette ki tartışmasız bir haktır. Bununla birlikte milli güvenliği sağlama hedefine ulaşmak için öncelikle diplomasiden yararlanmak gerekir. Askeri güç diplomatik görüşmelerde elimizi kuvvetlendirir, diplomasi işe yaramazsa caydırıcı ya da vurucu olarak kullanılabilir. AKP Hükümeti milli güvenliğimizi tehdit eden sorunları ortadan kaldırmak için Suriye’deki meşru hükümetle görüşmek yerine doğrudan askeri harekât düzenlemeyi tercih ediyor. Şayet bu yöntem doğru olsaydı bu güne kadar yapılan dört sınır ötesi harekât ile istenen siyasi sonuçlar elde edilmiş olur ve beşinci harekâta gerek kalmazdı. Askeri harekâta hükümet karar verir ve siyasi hedefleri ortaya koyar. Askerler de gereğini yapar. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bu güne kadar kendisine verilen görevleri başarıyla yerine getirmiştir. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı (Afrin) harekâtlarında askeri başarı elde edilmesine rağmen arzu edilen siyasi başarı sağlanamamıştır. Yüzlerce şehit vermemize ve milyarlarca ABD doları harcamamıza rağmen Suriye sınırımızdan güneye doğru 30 kilometrelik güvenli alan oluşturulamamıştır. Türkiye’nin Suriye’de bugüne kadar yaptığı bütün harekâtlara karşı çıkıyormuş gibi görünen Suriye, Rusya ve ABD sonuçta daha çok siyasi kazanç elde eden taraflar olmuştur. Örneğin bu harekâtlarda İŞİD’e ağır darbe vurulması Suriye, ABD ve Rusya’nın elini çok rahatlatmıştır. PKK’ya vurulan darbeler neticesinde Rusya ve ABD’nin istediği olmuş ve PKK bu ülkelere adeta sığınmak zorunda kalmış, onların gölgesinde ve denetiminde güçlenmiştir. Suriye güçleri de kuzeye doğru rahatça ilerlemiş, saha hâkimiyetini güçlendirmiş ve böylece PYD/YPG ile işbirliği imkânına kavuşmuştur. Rusya ise Lazkiye, Tartus ve Hımeymin’de hava üstlerine kolayca yerleşmiştir. Ayrıca Suriye, Rusya, ABD ve İran’ın Türkiye karşında işbirliği yapması Türkiye’nin çıkar ve önceliklerine büyük zarar verir. Peki biz? AKP Hükümeti her harekâttan sonra bir yenisini planlamak zorunda kalmıştır. Hükümet siyasi hedeflerine ulaşamadığı gibi, Sürekli olarak kucağına bırakılan sorunları da görememiştir. Örneğin tüm Suriye’den İdlib’e süpürülen ve kendilerini ‘cihatçı’ olarak tanımlayan teröristlerin kontrolü ve terörist olmayanlardan ayırılması görevi Türkiye’ye bırakılmıştır. AKP, TSK’nin başarılarına rağmen neden siyasi başarı sağlanamadığı konusunu TBMM’de tartışmak ve Suriye Hükümeti ile doğrudan görüşmeler yapmak yerine CHP’ye saldırmayı, böylesine hayati bir konuyu iç siyasete malzeme etmeyi tercih etmiştir. Oysa Suriye Hükümeti ile yapılacak görüşme geciktikçe faturası büyümektedir. CHP milli çıkarlarımız doğrultusunda gerektiğinde sınır ötesi harekâtlara ‘Evet’ demiş ancak hep aynı yöntemi deneyip, farklı bir sonuç almayı bekleyen hükümeti, yine milli çıkarlarımız doğrultusunda 2013 ve 2021 yıllarında getirdiği tezkereler çerçevesinde desteklemeyerek Suriye yönetimi ile uzlaşmaya zorlamıştır. Milli çıkarlarımız aynı coğrafyada zaman zaman farklılıklar gösterebilir. AKP Hükümeti’nin bu günlerde aklından geçirdiği yeni Suriye harekâtı Suriye, Rusya, ABD ve İran’ın karşı çıkmasına rağmen yapılabilir mi? Elbette yapılamaz! Bu durumda Rusya ve ABD’nin rıza gösterdiği çerçevede kalmak kaydıyla, Suriye’ye harekât yapılıyor görüntüsü vererek, AKP’nin iç politika için malzeme toplamaya çalışmasından endişe ederim! “Esat gitsin” takıntısından kurtulup, Suriye Hükümeti ile görüşüp anlaşmadan yapılacak bir harekâtın yine siyasi hedeflere ulaşamayacağından endişe ederim! Mezhepsel/ihvancı dış politika uygulamaları konusunda ısrar edilerek daha fazla şehit verilmesinden endişe ederim! Seçim öncesinde sınırlı da olsa Suriye’de bir askeri harekât yapabilmek için AKP Hükümetinin Rusya ve ABD’ye tehlikeli tavizler vermesinden endişe ederim. “Bir gece ansızın…” diyerek milletimizin temiz duygularının istismar edilmesinden endişe ederim! Daha kaç gece ansızın…
Katkılarından dolayı E.Tuğgeneral Sn.Ali Er’e ve E.Diplomat Sn. Hakan Akbulut’a teşekkür ederim.