Aytuğ Atıcı
29.06.2022
Türkiye’nin ve milletimizin onurunun korunmasında ve başının öne eğdirilmemesinde dış politika uygulamaları yaşamsal öneme sahiptir.
AKP öncesi dönemde, dış politikada genel olarak ‘devlet aklı’ egemendi diyebiliriz. İçerde ne sorun olursa olsun, dışa karşı tek yumruk olmayı başarabiliyorduk. Hükümetler de oy uğruna dış politikayı iç politikaya malzeme etmekten çekiniyorlardı. Milletimizin de en önemli toplumsal özelliklerinde biri ‘aç kalsa da dik durması’ olduğundan onurlu duruşumuzu koruyabiliyorduk.
Oysa Türkiye’de dış politika artık neredeyse tamamen iç politika endeksli yapılıyor, bu durum da ulusal çıkarlarımızı zedeliyor. Aslına bakarsanız AKP hükümetleri ulusal çıkar kavramının da içini boşaltarak, Cumhurbaşkanın ve mevcut siyasi iradenin çıkarlarını öncelemeyi adet haline getirdiler. Yapılan söylemler ve davranışlar ulusal çıkarlara uygun gibi gösterilmekte ancak ortaya ülkenin itibarını zedeleyen durumlar çıkmaktadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin tarafında kapı önünde iki dakika bekletilmesi ve Erdoğan’ın hiçbir şey olmamış gibi davranması acaba hangimizin kanına dokunmadı!
İzmir'de, 'terör örgütleri adına suç işlediği ve casusluk yaptığı' iddiasıyla yargılanan ve ceza alan ABD'li din adamı Andrew Brunson'ın salıverilmesini isteyen ABD yönetimine Erdoğan “Bu fakir bu görevde olduğu sürece teröristi alamasın” demişti. Ancak bazı yaptırımlar sonrasında Brunson’un salıverilmesi ve ABD’ye dönmesine izin verilmesi acaba kimin başını öne eğmemiştir!
Danimarka’da yayınlanan ve bütün İslam âlemini ayağa kaldıran, Hz.Muhammed ile ilgili karikatürler nedeniyle, Erdoğan Hükümeti Danimarka Başbakanı Rasmussen’in NATO Genel Sekreterliğini veto etmiş ve özür beklediğini duyurmuştu. Bu özür dilenmeden vetonun kaldırılması acaba kimin onurunu incitmemiştir!
Türkiye’nin Avrupa Birliğine girmesine çok net bir şekilde karşı çıkan ve açıklamalarıyla hepimizi inciten Fransa’yı, NATO’nun askeri kanadına dönmek istediğinde veto edemeyen AKP hükümeti acaba kimin öz güvenini sarsmamıştır.
Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine İsrail askerlerince düzenlenen saldırıda 10 kişi ölmüş, 56 kişi de yaralanmıştı. Saldırı sonrasında Erdoğan’ın Gazze’ye gideceği bildirilmişti. Daha sonra İsrail ile yapılan anlaşma sonucunda Mavi Marmara davası düşürülmüştü. Önceleri Mavi Marmara gemisine "izni ben verdim" diyen Erdoğan’ın, anlaşma sonrasında ağız değiştirip "Benden mi izin aldılar?" diye konuşması ve Gazze’ye gidememesi acaba kimi incitmedi!
ABD Başkanı Donald Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdiği mektupta, “… Sert adam olma, aptal olma” diyebilmesi acaba kimin gururuna dokunmadı!
ABD Başkanı Joe Biden’ın 1915 olaylarını "soykırım" olarak tanımasıyla ilgili olarak “Ermeniler konusunda böyle bir yaklaşımın içine girmesi bizi rahatsız etmiştir, üzmüştür. Bunu hatırlatmadan geçmek mümkün değildir” diyen Erdoğan’ın, Biden ile buluşma sonrasında "Hamdolsun, hiç gündeme gelmedi” demesi acaba kimin ağrına gitmemiştir.
Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülen gazeteci Kaşıkçı ile ilgili olarak Erdoğan “Suçun işlendiği yer İstanbul olduğu için bunu İstanbul mahkemelerinin uluslararası hukuka göre yargılaması gerekir" demişti. Daha sonra dosyanın, Erdoğan’ın cinayetten sorumlu tuttuğu makamlara iade edilmesi kimin yüzünü kızartmadı acaba!
Suriye’nin İdlib kentinde Ruslar tarafından şehit edilen 34 askerimiz için hesap sorulması beklenirken Erdoğan’ın “Şehitler Tepesi hiçbir zaman boş kalmayacak” demesi acaba kimin içini acıtmadı!
Sığınmacıların tehdit unsuru olarak kullanılmasından, Yunanistanın uluslararası antlaşmalara aykırı bir biçimde silahlandırdığı adalara; mezhepçi/İhvancı politikalardan, Doğu Akdeniz’de çıkarlarımız ve onurumuz için bulunan Türkiye’nin sismik araştırma gemisi Oruç Reis’in geri çekilmesine kadar “başımızı dışa eğen” o kadar çok olay var ki…
AKP Hükümeti İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girmelerine, benim de katıldığım haklı gerekçelerle karşı çıkıyordu. İsveç ve Finlandiya’nın bizim isteklerimiz doğrultusunda yapacakları yasal düzenlemeleri ve atacakları somut adımları görmeden NATO’ya girmelerine onay verilmiş olmasıyla yine başımızın öne eğeceğinden korkuyorum.
Sadece ibadet ederken ve anne-babasının elini öperken eğilen milletimiz, dışarıda başımızı öne eğenleri asla affetmeyecektir.